Sayfalar

11/13/2011

kış bütün soğukluğu ile geldi...

aslında bazen kış sevimli, eğlenceli ve dahası ilginç bir şekilde büyülü görünür gözüme (hayalperestim, yapacak birşey yok bu konuda...). ama bugün keskin bir soğuk görüntüsü var üzerinde havanın, ayrıca renkler fazla mat. puslu diyemiyorum çünkü bazen görüntü puslu da olsa renkler parlak olabiliyor. evet nadir ama oluyor bazen, gerçekten.
blogum bir süredir aklımda, yeni bir maceraya yelken açtım, yapmaya çalıştıklarımı paylaşmak istedim. macera dediğim de dikiş kursuna başlamış olmam, akabinde de dikiş makinesi almış olmam. küçükken kıyafet tasarlamayı, çizmeyi, kesmeyi çok severdim. o yüzden şimdi gayet heyecan içerisindeyim. tembelliğim baskın çıkmazsa abuk subuk tasarımlarımla kadıköyde dolanmayı hayal ediyorum. yasemin tembelliğime tokat atar heralde, zira o da bu dikiş olayının müdavimi oldu. ilk projemiz gayet düz bir etek, ve ben hafif kütük gibi dikmiş durumdayım ama olsun. bütün ıncık cıncığı ile öğretmenimizden yol yordam öğreniyoruz, ki ben ilerde bütün yol yordamları kenara atıp kendi kafama göre çalışabileyim diye :) öyle de fena bir huyum var, kurallara uygun şekilde çalışmayı beceremiyorum, ille de kendime göre yol belirlemem lazım.
kurs projemizden ayrı olarak ilk çalışma için önlük dikmeye karar verdim, tabi ki kendime değil, kardeşime, hoş o da mutfakta pek önlük kullanacak tip değil ama olsun,ben denememi yapayım da diye düşünmüştüm ve planımı uygulamaya koyup dikişimi yaptm. şimdi şurda fotoğrafını yayınlasam ne kadar harika olurdu diye düşünüyorum ama kalkıp da fotoğrafını çekmek ve sonra bilgisayara yüklemek fazlasıyla zul geldiğinden, ve dahası o işe girişirsem bi yerden sonra vazgeçip şu yazdıklarımı da güme atmam gayet ihtimal dahilinde olduğundan, fotoğrafını daha sonra yayınlamaya karar verdim. ama şunu rahatlıkla söyleyebilirim ki, önlük bayağı bir beğenildi ve aynısından dikmem için siparişler alındı. sanırım el becerilerim gerçekten iyi. baba, baba, bak bir işe yaramışsın :))
yaseminin de dikiş maceralarını yazmayı düşünüyorum ama daha sonra. gerçekten pek eğleniyorum sayesinde.

lisedeyken tamtamına kaptanların giydiği ceketlere benzer bir ceketim vardı, siyah, iki parçalı yakası olan, yandan cepli, kaşe bir ceket/kaban. öyle severdim ki onu. eskiyince çok üzülmüştüm. şimdi düşündüm de madem dikiş makinem var, madem öğreniyorum, neden kendime yine ona benzer bir ceket dikmeyeyim?? tamam bu hemen yapabiliceğim bir proje değil ama bir zaman sonra girişme cesaretinde bulunabilirim. evet, evet böyle de cüretkar olabilirim sanıyorum.
blogun zavallı takipçileri, buradaki saçmalıkları okumaktan sıkıldınız mı? ama bir de şu var, böyle güzel saçmalayabilen birini okumak da hayatta yapılması gereken bir şey. (allam ukala olma çalışmalarımı nasıl seviyorum anlatamam, her ne kadar abuk subuk olsa da...)
neyse neyse, tamam beceriksiz ukalalık çalışmalarıma şimdilik son veriyorum, ve sizi azad ediyorum.
kendinize iyi bakınız ve lütfen bir avuç medya olarak beni izlemeye devam ediniz, lütfen lütfen lütfen....

Hiç yorum yok: